30 Temmuz 2017 Pazar

BİR DÜNYA BAŞARISI VE TEKNİK EĞİTİM

BİR DÜNYA BAŞARISI VE TEKNİK EĞİTİM
Necati Ağıralioğlu
Türkiye son 15 yılda, yurtdışı müteahhitlik firma sayısı açısından dünyada ön sıralarda yarışıyor. Her yıl uluslararası iş yapan en büyük 250 firma, Engineering News Record Dergisi tarafından belirleniyor ve ilan ediliyor. 2015 yılına göre Türkiye firmaları dünyada 2.  oldu. Dünya'da yurt dışında iş yapan en büyük 250 firmanın 40 tanesinin Türkiye'den olduğu açıklandı. Bu sıralamada Çin 65 firma ile birinci durumda. Çin devletinin kendi firmalarına 30 yıldan beri insan kaynağı ve mali kaynak gibi her türlü imkânı sağladığı bilinmektedir.
2013 yılı sıralamasında da 38 firma ile Türkiye, 55 firması olan Çin’in ardından yine ikinci olmuştu. İlk 100 büyük firma arasında 5 Türk firması vardı.
Bu başarı, Türkiye dış gelirinde, milli gelirde ve istidamda artış demektir.
Bu durum Türkiye’nin bu konudaki bilgisinin, tecrübesinin ve teknolojinin ulaştığı seviyeyi göstermektedir.
Acaba bu başarıya aniden ve bir tesadüf sonucu mu ulaşılmıştır?
Bu başarının en az 80 yıllık hikâyesi vardır.
1938 yılında 3458 Sayılı Mühendislik ve Mimarlık Hakkında Kanun çıkarılmıştı. Bu konuda mühendislerin yetki ve sorumlulukları açık bir şekilde ortaya konmuştu.
1950’li yıllarda Türkiye adeta bir şantiye alanına dönmüştü. Türkiye’nin pek çok yerinde istihdam edilecek mühendisler aranıyordu. Bu iki husus mühendisliği cazip hale getirmişti.
Ayrıca 15 Nisan 1958 tarih ve 4/10195 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe giren kararnameye göre kamuda çalışan teknik personele iyi bir ücret imkânı sağlanmıştı. Öyle ki yeni mezun olan bir mühendis, mühendis olmayan akranlarına göre kamuda üç kat ücret almaktaydı.
Bunun yanında, mühendisler kamuda yaptıkları proje koordinatörlüklerini müteahhit karnesi almada kullanabilecekti. Bu son kararname mühendislik eğitimini daha da cazip hale getirmişti. Bunun sonucu olarak çoğu asker ve köylü çocuğu olan pek çok zeki ve yetenekli genç mühendislik mesleğini seçmiş ve Türkiye’de çalışmaya başlamıştı. O tarihlerde Anadolu’nun pek çok ücra köşesi mahrumiyet içindeydi. Ve mühendisler buralara çalışmaya koşuyordu. Fakat özel sektör gelişmemiş olduğundan çoğu mühendis, Karayolları ve Devlet Su İşleri gibi kamu kurumlarında çalışıyordu. Mühendislerimiz, Atatürk Barajı gibi pek çok büyük ve önemli projeye imza attılar.
Türkiye’de her sahada başarılı olan bu yetenekli mühendislerden siyasete atılan Süleyman Demirel, Korkut Özal, Necmettin Erbakan gibi isimler yetenekleri sayesinde o sahada da başarılı olmuşlardır.
Ancak 31 Temmuz 1970 tarih ve 1327 Sayılı kanunla teknik personel 657 Sayılı Devlet Personel Kanunu kapsamına alındı. Böylece kamudaki mühendislerin ücretleri %50-60 kadar düşmüş oldu.
Bu kanundan sonra kamuda çalışan tecrübeli mühendislerin çoğu görevlerinden ayrılıp özel sektöre geçmişti
 O yıllarda Türkiye’de sermaye birikimi pek olmadığı için küçük birikimleri olan bu mühendislerden bazıları kendi müteahhitlik firmalarını kurdular. Türkiye’de başarılı olan Sezai Türkeş- Fevzi Akkaya, ENKA gibi firmalar bir süre sonra yurt dışına açılmaya başladılar. Bugünkü başarının elde edilmesinde bu mühendislerin kurduğu firmaların öncülük ettiği anlaşılmaktadır.
 Böylece 1970 yılından sonra Türkiye’de mühendislik cazibesini kaybetti. Gençler ya bu mesleği seçmediler veya seçenler de Dünyanın kalkınmış ve zengin ülkelerinde mesleklerini yürütmeyi tercih ettiler. Böylece o ülkelerin kalkınmasına katkı sağladılar.
Aslında Türkiye’nin, Cumhuriyetten önce pek çok cephede yenilmesinin ana sebebi gemi, top, uçak, silah gibi teknolojilerde geri kalması ile açıklanmaktadır.
Teknolojinin gelişmesi için,  önce toplumda ve kurumlarda teknoloji geliştirme talebi olmalıdır. Bunun yanında yetenekli ve hevesli gençler, onları yetiştirecek tecrübeli öğreticiler bulunmalıdır. Bu çalışmaların denenebilmesi için tecrübeli zanaatkârlar da gereklidir. Diğer önemli, bir husus teknoloji icatlarında kullanılacak mali kaynak sağlanmasıdır.
Müfredat programlarının konuşulduğu bu günlerde, yeni eğitim programlarında teknik eğitim yeniden teşvik edilmelidir. Çünkü marifet iltifata tabidir. Böylece zeki ve yetenekli gençlerin günün şartlarına göre teknik eğitim alması sağlanabilir.  İyi yetişecek bu gençlerin Türkiye’de kalması özendirilmelidir. Ancak o zaman Türkiye teknolojide, bilimde ve ekonomide dünya ile yarışır hale gelebilir.

Teknolojide, bilimde ve ekonomide dünya ile yarışamazsak bu topraklarda bize hayat hakkı tanımazlar.  

KIŞ TATİLİ TERCİH YERİ

KIŞ TATİLİ TERCİH YERİ
Necati Ağıralioğlu

İnsanların ekonomik şartları uygun olunca süresi beş-on gün kadar olsa bile kış tatili yapmak istemektedirler. Günümüzde kış tatili yapmak için gidilecek yerde aranan şartlar toplumdan topluma, ülkeden ülkeye değişmekle birlikte bazı temel şartlar ortaya konabilir.



Ailelerin kış tatili seçiminde kolaylık sağlamak için bazı puanlamalar ve sıralamalar yapılmaktadır. Bu çalışmalarda toplam puanlar aşağıdaki 5 faaliyet türü için eşit olarak dağıtılmakta ve 100 üzerinden değerlendirilmektedir.
1. Tatil yerine seyahat masrafları ve zorlukları, 20 puan.
2.  Otel ve yaşama masrafları, 20 puan.
3. Cazibe merkezleri, 20 puan.
4. İklim şartları, 20 puan.
5. Soğuk hava faaliyetleri. 20 puan.
Kış tatilinde iklim şartları için iki farklı seçenek söz konusudur. 1. Soğuk iklim, 2. Ilık iklim.
Soğuk iklim: 50 yıllık Aralık, Ocak ayları sıcaklık ortalaması 8 0C ‘nin altında olan yerler.
Ilık İklim: 50 yıllık Aralık, Ocak ayları sıcaklık ortalaması 14 0C ‘nin üstünde olan yerler.
Soğuk İklim Faaliyetleri için şu şartlara bakılmaktadır.
1.Kayak yeri eğimleri ve yokuşları,
2. Kişi başına düşen buz patenti sayıları,
3.  Kişi başına düşen çay ve kahve satış yerleri,
4. Kişi başına düşen müzik yayını veren yerler,
5. Kişi başına düşen gıda festivali sayıları,
6. Kişi başına düşen lokantalar,
7. Kişi başına düşen çok kaliteli lokantalar,
Ilık İklim Faaliyetleri için şu şartlar aranmaktadır.
1.Tenis kortu sayıları,
2. Basketbol pota sayıları,
3.  Kişi başına düşen çay ve kahve satış yerleri,
4. Kişi başına düşen müzik yayını yapan yerler,
5. Kişi başına düşen dondurma ve donmuş yoğurt satış yerleri,
6. Kişi başına düşen lokantalar,
7. Kişi başına düşen çok kaliteli lokantalar.
Doğu Karadeniz’de hepimiz, yaz turizminin yanında, kış turizminin de gelişmesini istiyoruz. Acaba Doğu Karadeniz’de kış turizminin gelişmesi için bu ve benzer şartları sağlayabiliyor muyuz?

Bölgede, İyidere’deki gibi kaliteli ve geniş otel ve konaklama tesislerinin yapılması, Ovit Tünelinin açılıyor olması, Yeşil Yol projesinin gerçekleşmesi gibi bazı önemli gelişmeler yaşanmaktadır. Bu faaliyetler genelde turizmin ve özelde kış turizminin gelişmesinde önemli adımlar sayılmaktadır.

TRABZON TURİZMİNDE YENİ BİR EKSEN


TRABZON TURİZMİNDE YENİ BİR EKSEN
Necati Ağıralioğlu

Bu yazıda Trabzon turizminde yeni doğmakta olan bir eksen üzerinde durulmuştur.

TARİHİ GELİŞİM 
 Trabzon’ da son çeyrek yüzyılda bazı turizm gelişmeleri yaşanmaktadır. Bir yörede turizmin gelişmesinde çeşitli şartların bulunması yanında yöreye ulaşım en önemli husustur.
Solaklı vadisinde ilk defa 1916-1918 arasında bir araba yolu yapılarak Of  merkezi, Çaykara ve Derebaşı güzergâhı üzerinden Bayburt'a bağlanmıştır.
1965 yılında Sultan Murat yaylalarına yol bağlanmış ve Sultan Murat Şehitliği, Trabzon Valiliği'nce ziyaret edilerek anma törenleri düzenlenmiştir. Bu tarihten sonra Sultan Murat yaylaları daha çok tanınmıştır.
1965 yılında Çaykara, Uzungöl’e yolla bağlandı. 1969 yılında ise Uzungöl- Demirkapı yolu tamamlanmıştı. Bu tarihten sonra, insanlar tarafından yörenin en önemli turizm merkezi olan Uzungöl keşfedilmişti.
YENİ TURİZM EKSENİ
1960’ın sonlarında sonra önce Of, Hayrat, Dernekpazarı ve Çaykara köylerine (şimdiki mahalleler), sonra komlarına ve sonra yaylalarına yollar yapılmaya başlandı. 1967-2000 yılları arasında çarşı, köy, kom, yayla bağlantıları hemen hemen tamamıyla sağlandı. Böylece köylüler kendi imkânları ile önce köylerini vadilerden geçen araba yoluna ve ilçe merkezlerine, sonra köylerini komlarına ve daha sonra yaylalarına bağladılar.  
 Şekil 1’de verilen Trabzon İli İdari Sınır Haritasında Of, Dernekpazarı, Hayrat köyleri ve sınırları görülmektedir. Köy üst sınırlarında genellikle oldukça düz otlaklar yer alır ve yaylalar buralarda kurulmuştur.
Solaklı vadisinin doğu sınırında, Of, Dernekpazarı ve Hayrat sınırlarında başlayan 2000 metre yükseklikteki bu düzlüklerde yeni bir turizm ekseni doğuyor. Bu eksen Solaklı ve Baltacı vadilerini ayıran sırtlardadır.
Eksen yakınında Alaysa, Tufa, Çahmutlar, Malakampoz, Buzpınarı, Gerikiyayla, Sarıkaya, Çayıroba ve Arpaözü gibi yaylalar yer alır. Çaykara köylerinin yaklaşık 20 tanesi bu yaylalarla bağlantılıdır.
Eksendeki yayla çimenliğinin uzunluğu yaklaşık 40 kilometredir. Bu güzergâhta eskiden çimenler içinden geçen bir patika vardı. Şimdi bu ana eksen yolu, araba yoluna dönüştürüldü.
Ayrıca Uzungöl’den gelip Sarıkaya üzerinden Arpaözü yaylasına, oradan Harami Dağını aşıp Anzer’e (Rize) ulaşacak Yeşil Yol bu güzergâhtan geçmektedir. Bir de Uzungöl- Sarıkaya Teleferiği planlama safhasındadır.
Öte yandan yöredeki bütün yaylalarda yeni yazlık evler yapılmaktadır.
Kısaca yayla yolları, ana eksen yolu, Yeşil Yol ve yaylalardaki yapılaşmalar bu yörede yeni bir turizm ekseni doğmakta olduğunu göstermektedir.

                   
Şekil 1 Bazı ilçelerdeki köylerin yeri ve sınırları

BU YENİ TURİZM EKSENİN ÖZELLİKLERİ
Yaklaşık 40 kilometre uzunluğunda olan bu ana güzergâh düz bir eksen üzerindedir. Hiç bir eğimli yol kısmı bulunmamaktadır.
Arazinin eğimi vadilerdeki yamaçlardan daha düzdür. Arazi çimenlerle kaplıdır ve hiçbir kayalık kısmı yoktur. Kışın kayak yapmaya uygun pek çok yeri mevcuttur.
Bütün bu düzlüklerden güneşin doğuşu ve gün batımı manzaralarını seyretmek güzeldir. Özellikle Haziran ve Temmuz aylarında güneşin deniz ufkundan batışı seyretmeye değer.
Bu yörede taşkın tehlikesi mevcut değildir.
Bu bölgede heyelan tehlikesi yoktur.
Bu yörede ilkbaharda yolları kesen kar yığınları (kürtükleri) yoktur. Ana eksende ulaşım her mevsimde kolaylıkla sağlanabilir.
Bu yörede, Kabataş Kom Şenlikleri ve pek çok köyün katılımı ile gerçekleştirilen Kurtdağı Yayla Şenlikleri gibi her yaz şenlikler düzenlenmektedir.
Uzungöl- Derindere yolu, ana ekseni Sarıkaya’da keserek orada bir odak noktası oluşturmaktadır.  Öyle görünüyor ki bu yeni turizm ekseninin odak noktalarından biri Sarıkaya olacaktır.
Bu ana eksene, sadece Uzungöl’den değil, Çaykara, Of, Hayrat ve Dernekpazarı merkez ve pek çok mahallelerinden de ulaşmak mümkündür.
Bu ana eksen sağlık açısından yürüyüş yolu olarak kullanılabilir. Böylece atalarımızı ve hayat tarzlarını da hatırlamış oluruz.
Ana eksen bisiklet yolu olarak kullanılabilir.

SONUÇ
Solaklı ve Baltacı vadileri sınırında yerli ve yabancı turistler için yeni bir turizm ekseni doğuyor. Bu ana eksende sadece yaz turizmi değil, kış turizmi de gelişebilir.
Bu yeni eksen doğarken diğer yörelerde yaşanan yanlış yapılaşmaların ve diğer yanlışların yapılmasına engel olmak gerekir. Doğacak bu yeni bebeğin sağlıklı gelişmesini sağlamak için geçmişteki yanlışlardan ders olmamız şarttır.

Yeni turizm ekseninde, yapılması gereken sadece Dörtkardaş noktasından Sarıkaya Yaylasına uzanan 2-3 kilometrelik düz yolun biraz genişletilerek araba yolu haline getirilmesidir.

PROF.DR. FEVZİ SAMUK'A

1.       Hep hakikatler talibi
Marifeti alan oldun.
2.       Beş kardeşin de sahibi
Ana’ya sarılan oldun.
3.       Ey marazların tabibi
Yaraları saran oldun.
4.       Cerrahpaşa’da nasibi
Arayıp da bulan oldun.
5.       Haktan gelenleri hasbi
Mahlûkata yayan oldun.
6.       Toplulukların hatibi
Cevapları veren oldun.
7.       Hem güzellikler kâtibi
Eli kalem tutan oldun.
8.       Hak ve enbiya muhibbi
Eşe dosta yaran oldun.
9.       Kimsesiz ile garibi
Daima koruyan oldu.

Merkez’de seçtin turabı
        Dön emrine uyan oldun.

Necati Ağıralioğlu (27.03.2016)

ÇAYKARA'DA BİR KAYMAKAM VE SÖZLÜ KÜLTÜR-IV

ÇAYKARA'DA BİR KAYMAKAM  VE SÖZLÜ KÜLTÜR-IV
Necati Ağıralioğlu

(Önceki yazıdan devam)

Özer Türk'ün yaptırdığı sadece turizm tesisleri değildir. Sason'a su getirdiği, Varto'ya çeşitli hizmetler yaptığı bilinmektedir.

Özer Türk’ün ölümü üzerine yazılan bir yazıdan bazı kısımları aşağıya aktarıyorum.
“Bütün bu projeler, fikir safhasından, anahtar teslimine kadar Özer Türk'ün alın teriyle meydana gelmiştir. Ankara'da kapı kapı dolaşarak projelerini bürokratlara anlatmasından, memur ve askerlerin aylık beş biner, on biner liralık taksitlerini cimrice değerlendirip 6.500 konutu yaşanır halde sahiplerine teslim edinceye kadar Özer Türk uğraşmıştır.

Bu kadar konut için arsa alan, 6.500 konut inşa ettiren Özer Türk,  bütün bu çabaları boyunca ne bir arsa spekülasyonu yaptı ve ne de müteşebbis payı olarak bir kaç konut sahibi oldu. Bunca villa yaptırdı, fakat ne kendisine ne akrabalarına bir hisse ayırdı.

Onun içindir ki, 57 yaşında öldüğünde, ailesi gazetelere kendi imkânlarıyla küçücük bir ilan vererek ölümünü duyurmaya çalıştı. Belki bunun için ölümünü çok kimse duymadı.

Özer Türk'ün tek başına gayretiyle ortaya çıkan, Türkiye'nin en güzel tatil yörelerindeki bu 6.500 konutun sahipleri arasında, Türkiye Cumhuriyetinin eski ye yeni başbakanları, bakanları, milletvekilleri, ordu kumandanları, generalleri, emekli üst düzey bürokratları ve emekli ve üst düzey ordu mensupları vardır.

Özer Türk, Muğla Valiliğinden istifaya zorlandı. Emeklilik hakkini kazanmak, hizmetlerini 25 yıla tamamlamak için İstanbul Turizm Bölge Müdürlüğünde memur olarak çalıştırıldı. Özer Türk, önce kaymakam, sonra vali idi. Tamamı biten 6.500 konutu ne müteahhit olarak, ne de komisyoncu olarak planladı, inşa ettirdi. Tek geliri devletten aldığı maaştı.

Özer Türk Türkiye'de toplu konut hareketinin öncüsüdür. Hem de hiç bir iştirakçiyi zarara uğratmayan, her iştirakçiyi mutlaka konut sahibi yapan, her iştirakçiye ödediğinin çok üzerinde değerde mülk kazandıran bir öncü.

Özer Türk'ün yaptıklarını başka ülkeler gördüler. Takdir ettiler. İspanya Hükümeti, Izabella Catolica nisanının Şövalye ve Altın Salip rütbelerini verdi. Belçika Hükümeti, Fransa Hükümeti onu liyakat nisanlarıyla ödüllendirdi. Ama Türk hükümetleri onu bir köseye itti...”

Özer Türk’ün Burhaniye Kaymakamlığı döneminde yüksek yerlerdeki köylere atla çıktığı, meşin çizme giydiği, halka zulmeden eşkıyaları köy meydanında toplayıp dövdüğü,  yolsuzluk yapan bir kişiyi çarşıda yere serdiği evlerde ve köy kahvelerinde hala anlatılır.

Bir yazıdan bir parça daha ekleyelim (Dünya, 1986):
Özer Türk’ü bir kere de Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesindeki maliye hocası Bedri Gürsoy’un ağzından dinleyelim. Bedri Gürsoy, bir zamanlar Ar - Tur’da oturmuş ve yönetim kurulu başkanlığı da yapmıştır.  Profesör Bedri Gürsoy, Özer Türk’ün ölümünün hemen arkasından yazdığı ( Bir kahramanın ardından ) adlı yazısında şöyle anlatıyor öğrenicisi Özer Türk’ü: 

Özer Türk mezuniyetinin ilk yıllarında Doğu Anadolu’da bir kasabaya, Varto’ya kaymakam olarak atanır. Ben de o zamanlarda geçici olarak oralara yakın bulunuyordum. Tanıdığım bir köylü vatandaşımız Varto kaymakamlığında işi olduğundan benden yardım ister. Sıcak bir yaz günü idi. Köylü kardeşime dedim ki:
Filan yere git, kaymakam beyi bul, benden selam söyle, senin işini hemen yapar. “
Köylü gitti; uzun bir aradan sonra kan ter içerisinde geri geldi.
“Yahu hoca, bu sıcak ramazan gününde oruçlu, oruçlu beni gönderdiğin yerde kaymakam bey diye biri yok; orada okul mu,  ne yapılıyormuş. Orada kaymakam beyin işi ne?”
 Ben kendisine dedim ki:
Yok, yok, kaymakam bey oradadır. Sen oraya tekrar git,  inşaata yaklaş; kaymakam bey, kaymakam bey diye bağır, o seni duyar, yanına gelir.”
Çarnaçar kalan köylü oraya tekrar gider ve döndükten sonra gördüklerini  şöyle anlatır:
 “Oraya, okul yapılan yere tekrar gittim. Gaymakam bey, gaymakam bey diye bağırdım. Üstü çıplak, çamurlara bulaşmış iri kıyım biri kalktı.
Buyur bey bir emrin mi var” dedi.
“ Yok,  yok, ben gaymakam beyi arıyom” dedim. 
Kaymakam benim, gel yanıma; sen emrini söyle.”
 Cumhuriyet kaymakamı, orada okul yapımında,  çamurdan harç yapıyor, kerpiç döküyor, okul yapılırken köylüye yardım ediyordu.

Mülkiyeliler Kitabı’nın VI. Cildinin 3382 nolu sayfasında Özer Türk'ün 1960 yılında yazdığı şu şiir sanki kendini tarif eder:
O, bir dağ çiçeğiydi, içi sonsuza hür..
Yeller önünde savurarak.
Yitirdi ömrünü..
Çabucak açıverdi,
Soluverdi çabucak...
Mutluluk aramıştı boşuna,
Yabancı çevresinde...
O bir dağ çiçeğiydi..

Özer Türk, Türkiye’de pek çok eser vererek iz bırakanlar arasına girdi.

Kaynaklar

Çaykara Kaymakamlığı, 26 Eylül 2016.
Dünya, Özer Türkün Ölümü, 12.04.1986.
Efsane Kaymakam ve Kuşadası Turizminin Öncüsü-Özer Türk   

Milliyet, 1 Ekim 2009.
ÇAYKARA'DA BİR KAYMAKAM  VE SÖZLÜ KÜLTÜR-III
Necati Ağıralioğlu

(Önceki yazıdan devam)
Muğla Valisi Özer Türk’ün 47 yaşındayken Muğla Valiliği görevine son verilmiş. Fakat toplum onun yaptığı hizmetleri takdir etmiş ve onun adını anıtlaştırmıştır. İşte bazı örnekler:

1.       1987’de İzmir Balçova Özer Türk Turizm Eğitim Merkezi kurulmuş ve hala eğitime devam etmektedir.

2.       Kuşadası'ndaki büyük hizmetlerinden dolayı unutulmaz kaymakamı için ilçede yapılan stada Belediye tarafından Özer Türk Stadyumu adı verilmiştir. (Şekil 2).


Image result for Özer Türk

Şekil 2 Kuşadası Belediyesi Stadı Levhası

3.       Burhaniye-Ören’de Ar-Kent Tatil Sitesi Özer TÜRK önderliğinde Ar-Tur Turizm End. A.Ş. adıyla 19 Haziran 1968 yılında kurulmuştur. Şekil 3’teBurahniye’deki Özer Türk Anıtı görülmektedir.

Image result for artur kaymakam özer türk
Şekil 3 Ar- Tur Burhaniye Tesisleri Girişinde Anıt





4.       Muğla Valisi olduğu dönemde ise Özer Türk inanılmaz işler ile turizmi o bölgede canlandırmıştır. Bodrum Ak-Tur Sitesinin konutları, merkezi Muğla’da bulunan Ak-Tur A.Ş. tarafından yapılmıştır. Şirketin kurucusu ve sitenin müessisi eski Muğla Valisi Özer Türk’tür Şekil 4 görülen anıtın kaidesinde: Sayın Özer Türk bizlere sunduğun güzellikler için sana minnettarız, yazılıdır.
5.        Datça- Aktur’da, Özer Türk Çocuk Parkı.


Vali Çamı / Özer Türk Anıtı / Aktur
Şekil 4 Muğla Datça, Ak-tur Özer Türk Anıtı







ÇAYKARA'DA BİR KAYMAKAM VE SÖZLÜ KÜLTÜR-II

ÇAYKARA'DA BİR KAYMAKAM  VE SÖZLÜ KÜLTÜR-II
Necati Ağıralioğlu

Image result for aktur  özer türk foto
Aynı başlıklı I. Yazıda, Çaykara eski kaymakamı Özer Türk’ün Çaykara insanının sözlü kültüründen çok etkilendiğini yazmıştım. Aynı konuya devam etmek istiyorum. Özer Türk Türkiye’de Turizmi başlatan kişi olarak anıldığı için bu yazıyı ölümünden 30 yıl sonra onun hakkında bilgilere ayıralım istedim.

ÖZER TÜRK
Özer Türk çeşitli ilçelerde kaymakamlık yaptıktan sonra vali olmuş ve Şövalye Vali olarak anılmıştır(Şekil 1).



Şekil 1 Türkiye’nin şövalye valisi Özer Türk

Özer Türk, Türkiye’de turizmin gelişmesinde öncü olmuştur. Kuşadası kaymakamlığı döneminde, Kuşadası’nda 2.500 evlik Kuş-Tur'u kurdu. Burhaniye kaymakamlığına atanınca, Burhaniye'de 2 bin hanelik Ar-Tur'u kurdu. Muğla’ya vali olunca Ak-Tur'u kurdu. Bodrum'da 700, Datça'da 1300 ev yaptırdı.

Kuşadası web sitesinde Özer Türk’ün hayat hikâyesi şöyle yazılmıştır:
“1928 yılında İstanbul’da doğan Özer Türk, 1946 yılında İzmir Namık Lisesi’ni ve 1952 yılında Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesini bitirir ve 1952 yılında devlet memurluğu hayatına İzmir maiyet memuru olarak başlar.  Daha sonra sırasıyla Manisa-Alaşehir, Van-Özalp, Batman-Sason, Aydın-Kuşadası, Balıkesir-Burhaniye ilçelerinde kaymakamlık ve Muğla Valiliği görevlerinde bulundu. Toplam 25 yıl devlet memurluğu yapan Özer Türk 1986 yılında İzmir’de vefat etti.  Özer ve Gülden adlı iki kızı vardır.”

Bu hayat hikâyesinde Özer Türk’ün Çaykara Kaymakamlığı yazılı değildir. Halbuki Çaykara Kaymakamlığı web sitesinde Çaykara İlçesinde Görev yapan kaymakamlar listesinde ilçenin kuruluşu olan 01.01.1948 tarihinden itibaren 11. Kaymakam Özer Türk olarak gösterilmiştir. Bu listeye göre 1 Ekim 1955’den Nisan 1956 tarihine kadar Çaykara’da 7 ay kaymakamlık yapmıştır.

Özgeçmişini hazırlayanlar onun Çaykara’daki kaymakamlık dönemini  yazmamışlar. Ayrıca kendisinin Varto Kaymakamlığı yaptığını başka bir kaynaktan öğreniyoruz. Tahmin ediyorum ki öldükten sonra ailesi özgeçmişini hazırlamış ve kendisi bu görevlerde iken henüz Ediz Hanım ile evlenmemiş olduğundan evlilik öncesi döneminin hizmetleri ailesi tarafından  tam bilinmemektedir.

Özer Türk’ün Özalp Kaymakamlığından sonra hizmet ettiği yerler ve yıllar aşağıda gösterildiği şekilde belirlenmiştir:
05.09.1961- 20.10.1962 Sason kaymakamı,
1962-1967 Kuşadası Kaymakamı,
1967-1971 Burhaniye Kaymakamı,
1971-1975 Muğla Valisi.

Özer Türk’ten bir kesit (Milliyet, 1 Ekim 2009):
“Pencereden baktığımda, şoföründen tanıdım arabayı. Muğla Valisi Özer Türk, arabasını İzmir’de tamir ettirmiş. Dönerken geriye de tembih edilmiş “0 gazeteciyi de getir” diye. Yıl: 1971.
Bindik gittik. Valilikte Özer Türk, simit, peynir çayla karşıladı beni. Bana da söyledi. Geniş makam masasının bir ucunda kıvrık bir kâğıt duruyor. Göz ucuyla çaktırmadan okuyayım dedimdi. Vali Bey farkına vardı. “ Al, oku!” dedi. Okudum: “ 50 lira yolladım, idare et” .Babasından gelen telgrafta böyle yazıyordu. Koskoca Vali, babadan para istemiş, o anlaşılıyor. “ Simit çayla” da karnını doyuruyor”.