ÇAYKARA'DA
BİR KAYMAKAM VE SÖZLÜ KÜLTÜR-IV
Necati
Ağıralioğlu
(Önceki yazıdan devam)
Özer Türk'ün yaptırdığı
sadece turizm tesisleri değildir. Sason'a
su getirdiği, Varto'ya çeşitli hizmetler yaptığı bilinmektedir.
Özer Türk’ün ölümü üzerine yazılan bir yazıdan bazı kısımları aşağıya
aktarıyorum.
“Bütün bu projeler, fikir safhasından, anahtar teslimine kadar Özer
Türk'ün alın teriyle meydana gelmiştir. Ankara'da kapı kapı dolaşarak
projelerini bürokratlara anlatmasından, memur ve askerlerin aylık beş biner, on
biner liralık taksitlerini cimrice
değerlendirip 6.500 konutu yaşanır halde sahiplerine teslim edinceye kadar
Özer Türk uğraşmıştır.
Bu kadar konut için arsa alan, 6.500 konut inşa ettiren Özer Türk, bütün bu çabaları boyunca ne bir arsa
spekülasyonu yaptı ve ne de müteşebbis
payı olarak bir kaç konut sahibi
oldu. Bunca villa yaptırdı, fakat ne kendisine ne akrabalarına bir hisse
ayırdı.
Onun içindir ki, 57 yaşında
öldüğünde, ailesi gazetelere kendi imkânlarıyla küçücük bir ilan vererek
ölümünü duyurmaya çalıştı. Belki bunun için ölümünü çok kimse duymadı.
Özer Türk'ün tek başına gayretiyle ortaya çıkan, Türkiye'nin en güzel
tatil yörelerindeki bu 6.500 konutun
sahipleri arasında, Türkiye Cumhuriyetinin eski ye yeni başbakanları,
bakanları, milletvekilleri, ordu kumandanları, generalleri, emekli üst düzey
bürokratları ve emekli ve üst düzey ordu mensupları vardır.
Özer Türk, Muğla Valiliğinden
istifaya zorlandı. Emeklilik hakkini kazanmak, hizmetlerini 25 yıla
tamamlamak için İstanbul Turizm Bölge Müdürlüğünde memur olarak çalıştırıldı.
Özer Türk, önce kaymakam, sonra vali idi. Tamamı biten 6.500 konutu ne
müteahhit olarak, ne de komisyoncu olarak planladı, inşa ettirdi. Tek geliri
devletten aldığı maaştı.
Özer Türk Türkiye'de toplu konut
hareketinin öncüsüdür. Hem de hiç bir iştirakçiyi zarara uğratmayan, her
iştirakçiyi mutlaka konut sahibi yapan, her iştirakçiye ödediğinin çok üzerinde
değerde mülk kazandıran bir öncü.
Özer Türk'ün yaptıklarını başka
ülkeler gördüler. Takdir ettiler. İspanya Hükümeti, Izabella Catolica
nisanının Şövalye ve Altın Salip rütbelerini verdi. Belçika Hükümeti, Fransa
Hükümeti onu liyakat nisanlarıyla ödüllendirdi. Ama Türk hükümetleri onu bir
köseye itti...”
Özer Türk’ün Burhaniye Kaymakamlığı döneminde yüksek yerlerdeki köylere
atla çıktığı, meşin çizme giydiği, halka zulmeden eşkıyaları köy meydanında
toplayıp dövdüğü, yolsuzluk yapan bir
kişiyi çarşıda yere serdiği evlerde ve
köy kahvelerinde hala anlatılır.
Bir yazıdan bir parça daha ekleyelim (Dünya, 1986):
Özer Türk’ü bir kere de Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesindeki
maliye hocası Bedri Gürsoy’un ağzından dinleyelim. Bedri Gürsoy, bir zamanlar
Ar - Tur’da oturmuş ve yönetim kurulu başkanlığı da yapmıştır. Profesör Bedri Gürsoy, Özer Türk’ün
ölümünün hemen arkasından yazdığı ( Bir kahramanın ardından ) adlı
yazısında şöyle anlatıyor öğrenicisi Özer Türk’ü:
Özer Türk mezuniyetinin ilk yıllarında Doğu Anadolu’da bir
kasabaya, Varto’ya kaymakam olarak
atanır. Ben de o zamanlarda geçici olarak oralara yakın bulunuyordum. Tanıdığım
bir köylü vatandaşımız Varto kaymakamlığında işi olduğundan benden
yardım ister. Sıcak bir yaz günü idi. Köylü kardeşime dedim ki:
“Filan yere git, kaymakam beyi
bul, benden selam söyle, senin işini hemen yapar. “
Köylü gitti; uzun bir aradan sonra kan ter içerisinde geri geldi.
“Yahu hoca, bu sıcak ramazan gününde oruçlu, oruçlu beni
gönderdiğin yerde kaymakam bey diye biri yok; orada okul mu, ne
yapılıyormuş. Orada kaymakam beyin işi ne?”
Ben kendisine dedim ki:
“Yok, yok, kaymakam bey
oradadır. Sen oraya tekrar git, inşaata yaklaş; kaymakam bey, kaymakam
bey diye bağır, o seni duyar, yanına gelir.”
Çarnaçar kalan köylü oraya tekrar gider ve döndükten sonra
gördüklerini şöyle anlatır:
“Oraya, okul yapılan yere tekrar
gittim. Gaymakam bey, gaymakam bey diye bağırdım. Üstü çıplak, çamurlara
bulaşmış iri kıyım biri kalktı.
“Buyur bey bir emrin mi var” dedi.
“ Yok, yok, ben gaymakam beyi arıyom” dedim.
“Kaymakam benim, gel yanıma; sen
emrini söyle.”
Cumhuriyet kaymakamı, orada okul
yapımında, çamurdan harç yapıyor, kerpiç döküyor, okul yapılırken köylüye
yardım ediyordu.
Mülkiyeliler Kitabı’nın VI. Cildinin 3382 nolu sayfasında Özer Türk'ün 1960 yılında yazdığı şu
şiir sanki kendini tarif eder:
O, bir dağ çiçeğiydi, içi
sonsuza hür..
Yeller önünde savurarak.
Yitirdi ömrünü..
Çabucak açıverdi,
Soluverdi çabucak...
Mutluluk aramıştı boşuna,
Yabancı çevresinde...
O bir dağ çiçeğiydi..
Özer Türk, Türkiye’de pek
çok eser vererek iz bırakanlar arasına girdi.
Kaynaklar
Çaykara Kaymakamlığı, 26 Eylül 2016.
Dünya, Özer Türkün Ölümü, 12.04.1986.
Efsane Kaymakam ve Kuşadası
Turizminin Öncüsü-Özer Türk
Kuşadası'nın
efsane Kaymakamı anıldı - Memurlar.Net, 24 Haziran 2012.
Milliyet, 1 Ekim 2009.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder