AFRİN HAREKÂTININ HATIRLATTIĞI
Necati
Ağıralioğlu
1998 yılında Mustafa Şaşal ile birlikte bir kongreye
bildiri sunmak, nehir taşımacılığı örneklerini yerinde görmek ve bazı fizibilite
raporları toplamak üzere yaz ayında ABD’ye gittik. O yıllarda Sakarya Nehri ve
İzmit Körfezinde gemi taşımacılığını incelemek ve bir ön proje hazırlamak üzere
Sakarya Valiliğinden bir araştırma projesi almıştık.
Oregon Eyaletinde, Seattle’daki kongreye bildirimizi
sunduk. Oradaki Washington Üniversitesinde gerekli incelemelerimizi yaptık.
Daha sonra güneye, nehriler bölgesine geçtik. Rahat seyahat edebilmemiz için önce
bir araba kiraladık. Seyahat sırasında bazı kütüphaneleri taradıktan sonra Mississippi, Tennessee
nehirlerini inceledik, bazı gemi geçitlerinin fotoğraflarını çektik. Menfis’te
nehir gemileri ile yapılan bir tura katıldık. Bir Cuma günü Menfis’te Cuma
namazına gitmek için cami (orada mescit diyorlar) yerini sorduk. Üniversitenin
hemen bitişiğinde yan yana üç müstakil binanın her birinin cami, kilise ve
havra olarak kullanıldığını öğrendik.
Mescide
vaktinden biraz önce vardık. Prof. Dr. Fevzi Samuk ile birlikte İngilizce ve
Türkçe hazırladığımız “Kuran-ı Kerim’e Göre Meryemoğlu Mesih Hazreti İsa” adlı kitapçıktan
bir tane mescit yönetimine bıraktık. O ülkede üniversite mescitlerini daha çok
Arap ülkelerinden gelen öğrenciler ile yerli Müslümanlar yönetir. Daha sonra camiye
girdik.
Hutbeye, Suriyeli olduğunu tahmin ettiğimiz, 30
yaşlarında kara sakallı birisi çıktı. Doğrudan
konusuna girdi. Bize bakarak Türkiye tarafından Hatay, Adana gibi şehirlerin ve
etraflarındaki toprakların işgal edildiğini söyledi. Türkiye’ye hakaretler savurdu.
Toros Dağlarına kadar, hatta Isparta’ya kadar olan yerlerin Büyük Suriye’nin
toprakları olduğunu, onları alacaklarını öfkeli ve saldırgan bir tarzda beyan
etti. Hutbeye bu minval üzere devam etti.
Yanımdaki Mustafa: “ Hocam Türkiye’ye ve dolayısıyla
bize hakaret ediyor. Camiden çıkalım mı? diye sordu.
Ben de: “Caminin bu aktivistin kendisinin malı olmadığını,
burayı terletmememiz gerektiğini” söyledim. Namazımızı kıldık ve oradan ayrıldık.
Ardından eyaletlerdeki incelemelerimize devam ettik.
Daha sonra Vicksburg’daki Amerikan Askeri Mühendislik Merkezini ziyaret ettik.
Orada da başka bir durumla karşılaştık. Seyahatin o kısmı ayrı bir yazı olacak
nitelikte.
Yurda dönünce konuyu biraz inceledim. Suriye’nin son
60 yılda Türkiye’nin bütün çalışmalarını engellemeye çalıştığını, bu arada
Fırat ve Dicle nehirleri suları için Türkiye, Irak ve Suriye devletlerinin bütün
uzlaşma girişimlerini sabote ettiğini öğrendim. Ayrıca Türkiye topraklarından
Hatay, Adana ve diğer bazı şehirleri ve hatta Kıbrıs’ı içine alan ve Toroslara
kadar uzanan Büyük Suriye İmparatorluğu haritalarının hazırlanıp basına servis
edildiğini gördüm.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder